Değerli 'DOST'lar.!. Bu yazımda
yukardaki başlığı yazınca 'SENE'ler önce
'SİZ'lere anlattığım bir 'HİKAYE'yi hatırladım
ve sizlere tekrar anlatmak istedim. Bu
hikaye 'O' anlattığım 'SENE'lerde sizlere
'NELER' 'İFADE' etmişti?? 'BİL'emiyorum.!
ama geçmiş yıllarda sizlerle yaptığım 'MUHABBET'lerde,
'SİZ'lere 'ASTROLOJİ'(Kader ilmi) ile ilgili
anlattıklarımın ne kadarını 'ANLA'dığınızı 'KENDİ'nize
tekrar sorarak, ne nispette kendinizdeki
güzellikleri ortaya çıkardığınızı
bu hikayenin anlatımı ile anlayabilirsiniz. Şimdiye kadar yaşadığınız
olaylar karşısında 'O' An Eyvallah mı
dediniz, Ya da Elhamdulillah mı? Ya da hiç
bir şey ifade etmedi de sadece sanki
başkalarını ilgilendiriyor gibi mi
davrandınız?Sonuç
Yaşadığınız 'AN'daki 'OLAY'ların, 'YAŞANILAN'ların
'ALLAH' ın dilemesi 'OL' demesi sonucu
olduğunu 'ANLA'yabildiniz mi??
Öğrendiklerinizi 'KENDİ'niz için mi
öğrendiniz yoksa 'NEFS'iniz için mi??
Aşağıda 'OKUyacağınız Bu hikayeyi sizlere
ilk 'TANIŞ'tığımda istisnasız herkese
anlattığım kesin..Hikayemizi 'OKU'yunca belki daha
iyi Hatırlıyacak ve yapılan her ne ise onu
sadece yapmak gerekliliğini.!.'BİL'erek.!.belki
bundan sonra
yapacaksınız..Sadece 'KUL'
bilinciyle.!..'O''AN'ı yaşıyacak.!Bu
ister ibadet 'OL'sun ister yaşantınızdaki
herhangi birAN olsun 'YORUM'suz yaşamaya
çalışıp 'MUTLU' 'OL'acaksınız..
Eğer yaptığınız ne olursa 'OL'sun ona
'YORUM' katarsanız sonucu sadece Dedi-Kodu
boyutu ile kalacak..'O'AN'ı
değerlendiremeden geçip gitmiş olacaktır
dikkat.!
Bu zamana kadar
çoğunluk Öğrendim, Bildim, artık Anladım,
ilim sahibi oldum diyerek bilmişlik
taslamadı, hatta bilakis 'ANLA'yamamaktan
şikayetci oldunuz. Mutlaka bir bilenin
üstünde daha iyi 'BİL'en vardır düşüncesi
ile en iyi 'BİL'en 'ALLAH'dır düşüncesinin
Edep Hali ile hep öğrenme durumu sizlerde
hasıl oldu. Mutlaka Yaradan her Yarattığı 'KUL'u
ayrı bir meziyette, özelliklerde
yaratmıştır. Kişi önemli olan kendindeki 'KUL'luğunu
'BİL'meli Kendini 'TANI'malı Sadece 'KUL'luğunu
yaşıyarak herAN 'ALLAH ile cilveleşebilir 'HAL'e
gelebilmelidir. Bizim anlatmak istediğimiz
baştan beri budur.Sizlerin çoğunluğun
beceremediği husus bu düşünce.Yapılanların 'KUL'luğunuzun
sonucu 'OL'duğunu 'ANLA'yamamak.Belki
yaradılış olarak 'ŞAKİ' belkide 'SAİD'
olabilirsiniz..Ne değişir..'NAR'ıda 'HOŞ' 'NUR'uda..
Artık bundan sonra ne yaparsak yapalım
sadece 'KUL'luk bilinci ile yaşamımıza devam
edelim.Bu hikayenin ilk baştan beri sizlere
'ANLA'tmak istediği de buydu zaten.. Başlıyalım
Hikayemize....
'AN' içindeki bir'AN'da, Yaratılışı
gereği belli, bir 'Kadim
Bilgi' ve beceri ile yoğrulmuş
tasavvuf ehli bir 'ZAT' varmış. Bu
'ZAT'ı-Muhterem 'Kader İlmine vakıf,
'YARADILIŞ' ve 'İSTİDAT'la belli bir
'OLGUN'luğa 'ER'iştiğinde 'ÖZ'ünden gelen
'İLİM'in dile gelmesi ile başlamış 'Kader
İlmini' 'ÖĞRET'meye.
Gel zaman, git zaman
bayağı kişiler Kader
İlmini 'TAKLİD'en 'YÜZEYSEL'de olsa
öğrenmişler, etraflarına, çoluk çocuklarına
anlatarak vakitlerini hoş olarak neşe içinde
geçirmişler. Hatta nerdeyse her kişinin Said
mi Şaki mi olduğunu bile bildiklerini
zannetmişler. Bu ilmi öğrendikleri zatla
irtibatı hiç kesmemişler. Hep 'SEVGİ-SAYGI'
hürmet çerçevesinde birlikte yaşamaya devam
etmişler.
Tabi bazı sivri zekâ olan kişiler
Bedenselliğin de
verdiği dürtü ile bu 'ZAT'ı merak edip
bu zatın da 'KADER'ini 'OKU'maya
çalışmışlar.'O'An itibariyle Duygularının
aşırı tepkimesi, Kader İlminin verdiği
hoşluk, ve de kendi 'ZAN'larıyla zatın
'SAİD' olduğu kanaatine varmışlar.'O'An ki
bilgileri gereği 'GÖNÜL'leri mutmain olmuş
ve herkese de bunu 'BAL'landıra 'BAL'landıra
anlatmışlar Tabi, başka ne yapabilirlerdi
ki?
Zaman geçmiş yaşam içinde
Kader İlminin
değeri ayağa düşmüş, çünkü artık önüne
gelen, her şeyi çok bildiğini zannetmeye
başlayanlarla çoğalmış. Bu İlmi her köşe
başında satanlar çoğalınca ortaya da Bilgi
kirliliği saçılmış. Hakiki manası unutulmuş
dedi-kodu boyutu ortaya çıkmış. Tabii yine
bu 'ZAT'ın yanına gidip gelenler bu köşe
başlarından öğrendikleri güya yeniliklerle
tekrar zatın Kaderine bakmaya yeltenmişler.
Acaba Said mi, Şaki mi
deyip kendi 'TANRI' anlayışları ile 'ZAT'ın
'ALLAH' ile olan aşkını değerlendirmeye
kalkmışlar. Bir de ne görsünler: Kendi 'TANRI'larının
kitaplarına göre bu zat Şaki olmasın mı?
Oysa seneler önce Said olarak Kaderini
Okumuşlardı.. Hemen pişmanlık ve şüphe ile 'ZAT'tan
uzaklaşmaya veya 'YAKIN' olsa da 'DİNLEMEME'ye
başlamışlar. 'ÖZ'ü itibariyle 'ALLAH-AŞK'ı
ile her'AN' 'BİR'likte olan 'ZAT', bu
'TANRI' anlayışlı 'KİŞİ'lere şöyle bir
seslenişte bulunmuş:
Belki akılları başlarına gelir diye..
Ya HU size ne benim 'ALLAH'
ile 'ALLAH’ın benim ile olan
'CİLVE'leşme mize.'O' ister
'SAİD' yapar 'AN' itibariyle
ister 'ŞAKİ' yapar 'AN'
itibariyle der. 'Siz' kendi
'TANRI buyruklarınıza uyarak
yaşamanıza devam etsenize!
Tabii ki burada 'TANRI'
buyruklarınıza uyarak
yaşamayı da yanlış
değerlendirmeyin. Eğer Kişi
'KUL'luk bilinci dışında bir
düşünce ile yaşam sürüyorsa
'O' kişi 'BEDEN TANRI'sının
emirleri doğrultusunda
hareket ediyor demektir.Yanii
5 Duyu organlarının
elverdiği ölçüde her olayı
değerlendirebilir 'ANLAM'ı
ortaya çıkar. 'BAGIRSAK
BEYN' düşüncesi.!.Kişinin
olaylara bakışını hep
yeryüzü olarak 'ARZ' olarak
tamamen Bedenselliğe dönük
olarak algılar ve kendine
göre bir emir komuta sistemi
ile yaşamına devam eder..ki
'O' dahi 'KUL'luğunun
getirisi dahilinde..
|